2.5 (final)

885 49 10
                                    

eveet! bir hikayemi daha bitirdiğime göre, artık buraya veda edebilirim. teog beni bekler.

taylor swift- i know places, little mix- these four walls, fifth harmony- better together, one direction- infinity ve beyonce- haunted ile okuyabilirsiniz!

final final, veee işte final! :'))

sizi çok seviyorum, umarım beğenirsiniz.

lessie ve zayn'i, yani bay malik ve küçü kızı unutmayın!

-

"Bunları yapmaya bir son vermelisin." Sırtımda hissettiğim göğsü kasıldı. "Nasıl yani?" Oturduğumuz bankın yan taraflarından yardım alarak vücudumu ona çevirdim. "Annem evde olmadığımı fark ederse gerçekten hiç iyi olmaz. Saat sabahın beşi." Huzursuzca kıpırdandım.

Onun mutlu olması için, annemin evde olmadığımı öğrenebilme ihtimalini pas geçmiştim. "Yanımdayken kendini iyi hissetmiyor musun?" Gözlerinden dalga dalga endişe duygusu geçti.

Kafasını yere eğdi ve parmaklarıyla uğraşmaya başladı. Kolları artık olması gereken yerde, yani belimde değildi. "Hayır, hayır!" Avuçlarımı yanaklarına bastırdım. Kötü gözüküyordu. Hem de fazlasıyla. "Senin yanındayken gerçekten huzurlu hissediyorum." Yüzünü yavaşça yukarı kaldırdı. "Neden üzgünsün, Zayn?" Sanki rolleri değişmiş gibiydik. Şu an bana ihtiyacı vardı, bunu anlayabiliyordum.

Gözleri çaresizce bakarken, dilimin ucundaki kelimeyi söylemekle söylememek arasında gidip geliyordum. Kollarımı beline dolarken, "Ne oldu, koca oğlan?" dedim. Evet, başarmıştım! O bana defalarca sevgi sözcükleriyle hitap etmişti ama bu benim ilk söyleyişimdi. Yani, koca oğlan sevgi kelimesi sayılabilirdi, değil mi?

Ne tepki vereceğini merak ediyordum, kalbim tekliyordu. Bu farklıydı, tenlerimiz yakınlaşmış olabilirdi ama duygusal olarak ilk defa bu kadar yakınlaştığımızın farkındaydım. "Sorun şu ki," Dudaklarını saçlarımda gezdirmeye devam ederken, kısık sesiyle konuşmaya devam etti. "Aşkın, ölümüm olacak."

Avuçlarım arasındaki tişörtünü sıktığımın farkında bile değildim.

Silkelendim ve kendimi biraz geriye doğru çekmeye teşvik ettim. "Tanrım," Dudaklarımdan sadece bir kelime dökülebildi. Bana aşıktı ve bunu itiraf etmişti. Kalbinde ben yatıyordum.

"Evet, sana aşığım, Küçük Kız."

Soluklarım hızlandı, ne yapacağımı bilemez halde yüzüne bakmaya devam ettim. Bir şeyler demek zorundaydım. İç sesim, kalbini konuştur, diye fısıldadı. Hızlanan soluklarım arasından çıkan kelimeler, iç sesime uydu.

"Sanırım şu an soluklarımın düzenini alt üst eden duygu, sevgi ve aşk."

Dedim işte! Tabularımı paramparça etmiştim. İçimi bir anda ferahlama duygusu kapladı.

"Her zaman bu an için bekledim." Bir şey dememe fırsat bırakmadan, vücudumu kucağına çekti. İkimiz de sarhoş gibiydik. Yüzümü öpücüklere boğarken, ellerim beceriksizce bacaklarının iki yanına gitti. Bacaklarından destek almasaydım, kesinlikle çoktan yerde olmuş olurdum. Vücudumu hissetmiyordum. Gerçi düşersem, o beni tutardı.

"Dayanmak istemiyorum." Gözlerini ilk önce çevrede, daha sonra da vücudumda gezdirdi. İzin istiyor gibi bir hale bürünmüştü. "B-burada o-olmamalı." Arsızca güldü. "Burada olsaydı, daha özel olurdu, bana göre. İleride çocuklarımıza anlatabileceğin bir şeyler olurdu."

Çocuklarımıza anlatabileceğin şeyler olurdu.

Çocuklarımıza.

Tanrı aşkına, çocuklarımıza demişti!

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Sep 27, 2015 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Black Diamond || z.mWhere stories live. Discover now